0
04/04/2024
Yazıyı Beğenin & Paylaşın
Yazı Yorumları (0)
04/04/2024
Hafızalara Kazınan Şiirleriyle Ünlü Şairler
Türk şiiri büyük bir zenginliğe sahiptir; ünlü şairlerimiz de öyle! Hatta Türk şiiri, dünya edebiyatının en etkileyici geleneğinden biri olarak kabul edilebilir. Türk edebiyatının önde gelen şairleri, kolaylıkla dünya edebiyatının en büyük isimleri arasında yer alabilir. Ancak, Türk şiirinin ve okuyucusunun karşılaştığı önemli bir sorun var.
Bazı durumlarda ve dönemlerde, Türk şiiri retoriğin esiri olma, anlatımın cazibesine kapılma eğiliminde olabilir. Bu, şiirin gerçek gücünü sorgulamamıza neden olmalı, ancak Türk şiirinin derinliği ve çeşitliliği unutulmamalıdır.
Türk Şiiri ve Şairleri
Macarların şiirle ilgili meşhur bir sözü vardır: “Bizde her üç kişiden ikisi şairdir.” Aziz Nesin ise bu söze şöyle cevap verir: “O da bir şey mi, bizde her üç kişiden dördü şairdir.” Melih Cevdet Anday da TRT’de yayınlanan bir programda şu ifadeyi kullanmıştır: “Her insan gençliğinde şiir yazar. Sonra bırakır; unutur. Şiiri devam ettirenlere şair diyorlar.”
Bu sözlerin hepsi, Türkiye’de şiirin sadece diğer edebi türlerle değil, tüm sanat dallarıyla kıyaslanamaz bir popülerliğe sahip olduğunu göstermektedir. Sinemayı bir kenara bırakırsak, Türk insanının en çok ilgilendiği sanat türü şiirdir. Hemen herkesin bir favori şiiri vardır ve birçoğu iyi kötü birkaç dize ezberindedir. Bu popülerlikte şarkıların büyük etkisi olduğu da inkar edilemez. Pek çok popüler şarkıda şiirler kullanılmıştır ve insanlar bu sayede şiirle ilişkilerini daha rahat kurmuşlardır. Ayrıca, kafiyeli ve duygusal manzum parçaları da şiir kabul edilirse, Melih Cevdet’in dediği gibi, “her insan” gençliğinde “şiir” yazmıştır, özellikle de âşık olduğunda.
Bizler de çok genç yaşta şiir okumaya başladık ve bu sayede Türk şiiriyle erken yaşta tanıştık. Şiirle ilişkimiz, diğer sanat dallarına olan ilgimizle paralel olarak entelektüel bir düzeye taşımaya çalışmışızdır. Güzel şiirler okuduk ve beğendik, hatta bazılarını ezberledik!
Enis Batur, bir söyleşide Türkiye’de farklı ideolojik çevrelerin birbirlerini okumama eğilimini eleştirir ve “Dünya görüşüne göre yazar seçilir mi?” diye sorar. Devamında, “Bir yazarı beğenen okur, o yazarın beğenmediği bir yazarı otomatik olarak beğenmiyor” der. Biz, ideolojilerin, siyasi ve toplumsal görüşlerin şiirin önüne geçmesine hiçbir zaman izin vermemeliyiz. Siyasi görüşümüze çok uzak olan şairleri de okuyup beğenebiliriz. Zaten bu yazının konusu olan listede, politik ve toplumsal görüşleriyle en ufak bir ortak yanımız olmayan şairler de yer alıyor. O halde bu yazımız, şiiri sadece şiir olduğu için okuyanlara gelsin…
Türk Edebiyatının En Ünlü Şairleri
Her zaman olduğu gibi, bu yazıda sunduğumuz liste tamamen kişisel tercihlerimize dayanıyor. Bu nedenle, “Türk şiirinin en ünlü şairleri veya en büyük şairleri” olarak değil, “bizim en sevdiğimiz Türk şairleri listesi” olarak algılamanızı isteriz. Başka bir iddiada bulunmak bizim haddimizi aşar. Listede, az okunan veya adını pek duymadığımız şairlerin yanı sıra, çok okunan ve tanınan şairler de yer alıyor. Ayrıca, her bir şair için en sevdiğimiz şiirlerinden kısa alıntılar da yapmaya çalıştık.
Listeyi hazırlarken, Tuğrul Tanyol’un ifadesiyle modern Türk şiirinin kurucuları olan dört önemli ve etkili şairi başa aldık. Bu dört şair hakkında yorum yapmadık ve onlardan dize alıntısı yapmadık. İşte o şairler…
- Yahya Kemal Beyatlı
- Ahmet Haşim
- Nazım Hikmet
- Necip Fazıl Kısakürek
Biz de Tuğrul Tanyol gibi bu dört şairi okumadan, analiz etmeden ve anlamadan modern Türk şiirinin eksik kalacağını düşünüyoruz. Bu yüzden, Türk şiirine sıradan bir okuyucudan daha fazla ilgi gösterenlerin öncelikle bu şairleri okuyup anlamaları gerektiğine inanıyoruz.
Listedeki diğer şairleri ise doğum yıllarına göre sıraladık. Merak edenler için, Capsul ekibinin en sevdiği beş şairi şu şekilde sıraladık:
- Ahmet Haşim
- Ahmet Muhip Dranas
- Oktay Rifat
- Edip Cansever
- Hilmi Yavuz
Şimdi gelin, listedeki diğer şairlere göz atalım:
1- Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)
Ahmet Hamdi Tanpınar, kendini pek iyi bir şair olarak görmezdi. Eğer günlüklerini okursanız, bunu fark edebilirsiniz. Gerçek şu ki, Türk edebiyatının önde gelen romancılarından biri ve muhtemelen en etkili edebiyatçısı olan Tanpınar’ın şairliği biraz geri planda kalmıştır. Ancak, sadece “Bursa’da Zaman” bile onu bu listeye almak için yeterli olur. Mavi Maviydi Gökyüzü şiirinden alıntıladık:
Mavi maviydi gökyüzü,
Bulutlar beyaz beyazdı,
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı.
Garip, güzel, sonra mahzun,
Işıkla, yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.
Beyaz beyazdı bulutlar,
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.
Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde.
2- Asaf Halet Çelebi (1907-1958)
Türk şiirinin en özgün şairi kim derseniz, size söyleyeceğimiz ilk isim muhtemelen Asaf Halet olur. Döneminde anlaşılamamış, hatta alay edilmiş olan bu şairin değeri ancak çok sonraları, özellikle 1990’larda anlaşılmıştır. Mistik, metafizik, soyut ve saf şiirin Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisidir. Budizm, Sufi geleneği ve Hristiyan Mistisizmi etkisiyle, Çelebi, şiiriyle adeta yeni bir Türkçe yaratmıştır. İbrahim şiirinden alıntıladık:
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
3- Arkadaş Zekai Özger (1948-1973)
Henüz 25 yaşındayken hayata gözlerini yummuş olan şair Arkadaş Zekai Özger… Henüz genç yaşta kendi sesini bulmuş, içindeki acı ve sevgiyi en yalın biçimde ifade etmeyi başarmıştı. Eğer yaşasaydı, kim bilir daha hangi derinliklere iner, neler yazardı… Eski Bir Gün İçin Şiirler adlı şiirinden alıntıladık:
sevgilim
bugün
helva yedim şarap içtim göğe uzandım
avuçlarımda hüzünlü bir aşk
ince kemikli bir eli okşuyorum
göğü okşuyorum
yabani bir diken batıyor avuçlarıma
bir çakıyla parmağımı kesiyorum yanlışlıkla
sanki bilerek yanlışlıkla kesiyorum
sanki aşkı kesiyorum
aşk parmağımda yanlış bir uçurum
4- Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980)
Olvido şiiri çok ünlüdür. Hatta bu şiir, Türk şiirlerinin en iyi ilk beş şiiri arasındadır. Hece şiirinin son kuşağı olarak kabul edilebilecek şairler arasında Ahmet Muhip Dıranas öne çıkar. Çağdaş Batı şiirine, özellikle de Baudelaire ve Verlaine’e, en yakın isimlerden biridir. Kendisinden bir iki kuşak sonraki şairler üzerinde, az sayıda şiirle bile olsa, uzun süre etkisini sürdürmüştür. Benzer şekilde, hocası Tanpınar gibi, az yazmış ve eserlerini seyrek yayımlamıştır. Şiirlerini, şiire başladıktan neredeyse elli yıl sonra (1974) kitaplaştırmıştır. Serenad şiirinden alıntıladık:
Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
5- Nazım Hikmet (1902- 1963)
Onu anlatmaya kelimeler yeter mi bilmiyoruz. Kendisi edebi başarısının yanında mücadeleci yaşam öyküsü ile de bizlere örnek olmuş bir şairdir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilen ve eserleri birçok ödül kazanan bir şairdir. Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önde gelen isimlerindendir. Uluslararası alanda tanınmış ve dünya çapında 20. yüzyılın en önemli şairleri arasında yer almaktadır. Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin şiirinden alıntıladık:
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor,
Onlardan kalbime sevda geçmiyor.
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor,
Çünkü bence şimdi herkes gibisin.
Yolunu beklerken daha dün gece,
Kaçıyorum bugün senden gizlice.
Kalbime baktım da işte iyice,
Anladım ki sen de herkes gibisin.
Büsbütün unuttum seni, eminim,
Maziye karıştı şimdi yeminim.
Kalbimde senin için yok bile kinim,
Bence sen de şimdi herkes gibisin.
6- Oktay Rifat (1914-1988)
Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Oktay Rifat, şiir yaşamına Garip Akımı’nın (Birinci Yeni) üç şairinden biri olarak başlamıştır. Ancak zaman içinde şiirini geliştirmiş ve değiştirmiş, sadece şiirleriyle değil, aynı zamanda roman ve oyunlarıyla da Türk edebiyatının en büyük ve etkili edebiyatçılarından biri olmuştur. Ağzımın tadı şiirinden alıntıladık:
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!
7- İlhan Berk (1918-2008)
Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu mezunu olan Berk, Espiye’de iki yıl ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girdi. 1944 yılında enstitünün Fransızca bölümünden mezun oldu. Ardından 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir’deki ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren 13 yıl boyunca Ankara’da Ziraat Bankası’nın Yayın Bürosu’nda çevirmenlik görevini üstlendi.
Bu süre zarfında, dünya edebiyatının iki büyük şairi kabul edilen Arthur Rimbaud ve Ezra Pound’un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Ancak daha sonra tamamen yazmaya adadı kendini ve bir anlatı kitabı dışında, sadece şiir ve şiire ilişkin eserler üretti. “Kül” adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü, “İstanbul Kitabı” ile de 1980 yılında ilk Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazandı. 1983’te “Deniz Eskisi” adlı kitabıyla Yeditepe Şiir Armağanı’nı, 1988’de ise “Güzel Irmak” adlı eseriyle Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü aldı. Yavaş Yavaş Geçtim Kalabalıklar Arasından şiirinden alıntıladık:
Yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından
bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen
geçtiği yeri
yavaş yavaş çıktım içimden.
Dokundum
yavaş yavaş acıya, kuvarsa, şiire
yavaş yavaş tarttım suyu, anladım nedir ağırlık
kokular
coğrafya.
8- Behçet Necatigil (1916-1979)
Modern Türk şiiri denildiğinde ilk akla gelen şairlerden biri olan Necatigil, ilk dönemlerinde “anlatı ve düz anlam” üzerine kurduğu şiirlerle tanınır. Ancak zamanla, Erol Evgin gibi şarkıcılara güfte olabilecek daha soyut ve dil oyunlarına dayanan, geniş anlatım olanaklarına sahip özgün bir anlayışa evrilmiştir. Necatigil’in şiiri, Türk edebiyatının en büyük zenginliklerinden biridir. Ünlü şiiri Sevgilerde’den alıntıladık:
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
9- Turgut Uyar ((1927-1985)
Babasının görevi nedeniyle ilköğrenimini farklı şehirlerde tamamlayan Uyar, ortaöğrenimine yatılı bir askerî okulda devam etmiştir. 1948’de Kaynak dergisinin düzenlediği bir şiir yarışmasına “Arz-ı Hal” adlı şiiriyle katılmış ve ikinci olmuştur. İkinci şiir kitabı olan “Türkiyem” 1952’de piyasaya sürülmüştür. Uyar’ın dil, tema, imge, anlatım biçimi ve biçim/öz ilişkisi açısından büyük bir değişimi başlattığı ilk İkinci Yeni kitabı olan “Dünyanın En Güzel Arabistanı” ise 1959’da yayımlanmıştır.
Ardından 1962’de “Tütünler Islak”, 1968’de “Her Pazartesi”, 1970’te “Divan”, 1974’te “Toplandılar”, 1982’de “Kayayı Delen İncir” adlı eserlerini yayımlamıştır. 1981 yılında, daha önce yayımladığı eserlerini “Toplu Şiirler” adı altında ilk kez toplu olarak basılmış, 1984’te ise “Büyük Saat” adıyla ikinci kez toplu bir şekilde basılmıştır. Göğe Bakma Durağı adlı şiirinden alıntıladık:
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.
10- Cemal Süreya (1931-1990)
Üvercinka, ünlü şairin en bilinen kitaplarından biri. Günlerce elinizden düşüremeyeceğiniz bir eser. Ancak İlhan Berk, Edip Cansever ve Turgut Uyar’ı okudukça Süreya biraz arka planda kalabilir. Bu durumun onun diğer şairlere göre daha fazla ‘aşk-sevda şairi’ olmasının etkisi var elbette. Ancak Süreya, Türk şiirinin en önemli şairleri arasında her zaman önemli bir yerde olacaktır. Lirizmi, erotizmi ve ussal yaklaşımı birleştirerek kendine özgü bir tarz yaratmıştır. Onca muhteşem şiiri içinde, bu yazı için seçtiğimiz şiir: “Biliyorum Sana Giden”
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
11- Edip Cansever (1928-1986)
Kent şiiri, kentin içinde yalnız kalanlar, kentin üzerlerine çöken ezilenler ve örselenenlerin hikayesidir. Bu bağlamda, Cansever’in şiiriyle Yusuf Atılgan’ın romanı arasında bir ilişki kurabiliriz. Cansever’in şiiri, genellikle yalnız adamı ve günlük yaşamın içine sinmiş mutsuzlukları, dağılmış yaşamları ve umutsuzları anlatır. Edip Cansever’in tüm efsanevi şiirleri arasında “Mendilimde Kan Sesleri” adlı eser, bir tür Türkiye panoramasını sunar; birey bir anda tüm Türkiye’yi temsil eder: “Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar/Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar/Mendilimde kan sesleri”. Yerçekimli Karanfil şiirinden alıntıladık:
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
12- Ece Ayhan (1931-2002)
İz TV’de hazırlanan belgeselde, şair için kurulan hayran kulübü üyelerinden biri şöyle demişti: “Ece Ayhan bazı şiirlerini sevip bazılarını sevmeyeceğiniz bir şair değil.” Ancak, sanat, şiir ve edebiyat söz konusu olduğunda bu tür genelleştirmeler çok yanlış olabilir. Bir şairin tüm eserlerini veya dönemlerini beğenmeyebiliriz ve bu normal bir durumdur. Ece Ayhan, bu konuda mükemmel bir örnektir bizim için. “Yort Savul” şiirleri, Türk Edebiyatı’nın en derin ve soyut politik şiirleri arasındadır ve bir şairin ne anlattığı değil, nasıl anlattığının önemli olduğunu en iyi şekilde gösteren örneklerden biridir. Öte yandan “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiiri, her okunduğunda boğazınızda bir yumruk varmış gibi hissettirir. Bu şiir, Türk Eğitim Sistemi’nden geçmiş tüm öğrenciler için anlamlıdır:
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı,
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
”Maveraünnehir nereye dökülür?”
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
”Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbinedir!”
İlginizi çekebilir: ”Gustave Flaubert’in Başyapıtı: Aşk ve İhtirasın Kadını ‘Madam Bovary”