0
30/12/2023
Yazıyı Beğenin & Paylaşın
Yazı Yorumları (0)
30/12/2023
Neşet Ertaş: ”Evcilik Oynadığım Kıza Aşık Oldum, Sonra Hep Aşık Gezdim”
Abdal geleneğinden gelen büyük ozanımız Neşet Ertaş… Buram buram Anadolu kokar. Çalar, söyler, dans eder, âşık olur, acı çeker. Yani ne eylerse güzel eyler. Ondaki bu derinliğin sebebi neydi? Onu böylesine unutulmaz kılan, türkülerini her dinlediğimizde tüylerimizin diken diken olmasına sebep neydi?
Neşet Ertaş gibi olmayı konuşacağız. Neşet gibi sevmeyi, söylemeyi, Neşet gibi gülmeyi ve en az onun kadar iyi dans edebilmeyi… Becerebilir miyiz? Ne dersiniz?
”O iyi bir köçekti, ta ki yabancılar ona acıyana kadar”
Abdal geleneği gereği, erkek çocukları beş altı yaşlarına geldiklerinde düğünlere götürülüp, orada zil çalarlar. Ellerine bir zil verilir ve oynamaları istenir. Köçeklik yaparlar yani. Neşet de bu gelenekten gelen bir çocuktu. Küçük yaşta köçeklik ile başlayıp, zamanla saz, keman, davul birini alıp devam ederlerdi. Bunların hiçbirine yeteneği olmayanlar ise köçeklik yapar ve geçimini bununla sağlardı.
Neşet, iyi bir köçekti. Ta ki babasının onu götürdüğü bir eğlencede oynadığı sırada, birkaç adamın, ‘’Vah vah, pek de gençmiş!’’ dediğini duyana kadar. Bir anda oynamayı bırakmış ve elindeki kaşıkları babasına verip, ‘’Ben bir daha oynamayacağım!’’ demiştir. Neşet, o günden sonra hiç oynamadı.
”Bana Abdal dediniz, Abdal oldum”
Sırf Abdal olduğu için çok dışlandı büyük usta. Hor görüldü bazen de taşlandı! Onların âdetiydi şapka takmak. Bir Abdal, asla şapkasız gezemezdi. Bir gün Neşet, dışarı şapka takmadan çıktı. Onu gören çocuklar, ‘’Vay seni Abdal! Şapkasız mı gezersin?’’ diye başlamışlar taşlamaya. O gecenin sabahına kadar gözünün yaşı durmamıştır.
Bir gün verdiği bir röportajda muhabirin, ‘’Siz Abdal geleneğine mensupsunuz değil mi?’’ sorusunun üzerine, ‘’Bana abdal dediler, abdal oldum. Ama önce ‘İnsanım!’’ demiştir. Türkülerinde incitme der usta, gönlü incitme, hor görme der. Çok incitmişler canını, ondan haykırmıştır her seferinde.
Neşet Ertaş: ”Evcilik oynadığım kıza aşık oldum, sonra hep aşık gezdim”
Usta, yine bir röportajında bunu söylemiştir. Evlenmek isteyenlere de ‘’Geçmişinizden arının, gönlünüzü tertemiz edin, öyle evlenin’’ demiştir. Ne güzel öğüt! Âşıksan âşık kal, kendini kandırma. Başka canı da incitme, âşık gezmek acı vermekten iyidir.
Neşet Ertaş, 2-3 yaşlarında evcilik oynadığı kıza âşık oldu. Sonra ona bir şarkı yazdı. Ve o şarkıyı ağlamadan bitiremediğini söylemiştir. ‘’Sarhoşsam bitiremem, ayıksam bir nebze!’’ deyip güler üstat. O şimdilerde bam telimize dokunan bir türküdür; ‘’Vay vay dünya!’’
Neşet Ertaş: ”Şimdiki gençler şapkalarının gölgesi altında yaşıyor”
Doğru demiş üstat. Öyleyiz vallahi! Şimdiki çağda, etrafa baksak ne olacak dediğinizi duyar gibiyim, ya da ben diyorum öyle bilmiyorum. Benim sesim, sizin sesinizmiş gibi gelmiş olabilir. Ama üstadım, ne yapalım, şapkamızın gölgesinde buluyoruz şifamızı, etraf cehennem gibi.
”Sazı, sözü olmadan yaşayamazdı”
Tam da bunun üzerine hayat onu ciddi bir sınavdan geçirdi. Sazına aşık bir adamın, parmakları felç oldu! Memleketinde aradı devayı da bulamadı. O yıllarda Almanya’ya gitti. Orada tedavi oldu uzunca bir sürede orada yaşadı. Ve ne acıdır ki, yaşadığı o yıllarda TRT Radyosu’nda şarkıları, ‘’Rahmetli Neşet Ertaş’’ın eserleri diye veriliyordu. Kendisi de neden olduğunu bilmediğinden şöyle demiştir:
‘’Ölmemi mi istiyorlardı bilmiyorum ki…’’
”Ona nereden bakarsanız bakın, göreceğiniz şey; Halk Ozanıdır”
Neşet Ertaş kendisine ‘’Devlet Sanatçısı’’ unvanı verilmesine yönelik teklifi, ‘’Herkes bu devletin sanatçısıdır!’’ diyerek reddetmiştir. Gerçek bir gönül hizmetçisiydi o. Hatta bir gün yine bir röportajını dinlerken şunu söylediğini hatırlıyorum; ‘’Herkes türkülerimi söylüyor, ezbere biliyor ama bu türkü kimin diye sorulduğunda ‘Naçizane’ diyorlar. Bu beni çok yıprattı’’ demişti. Sonra dedim ki kendi kendime, ‘’Bugün de değişen bir şey yok.’’ Bugün de onun türkülerini duyan, dinleyen ama ondan haberi olmayan birçokları, onu hala yıpratıyorsunuz…
Nereden bakarsak bakalım, Neşet Ertaş bu halkın en samimi ve gerçek ozanlarından biridir! Hiçbir zaman kibre kapılmamış, her zaman sevgiden yana olmuştur. İncitmeyin demiştir işte, canı incitmeyin. Daha ne desin? Ne büyük öğüttür o… Anlayana…
Neşet Ertaş: ”Kendim ettim kendim buldum”
‘’İnsan kendi kendine eder ne ederse’’ demiştir. ‘Karadır Şu Bahtım Kara’ türküsü pişmanlıklarını dile getirdiği ve onun için de çok değerli olan bir türküdür. Der ki ozan, ‘’Sevdim, yandım, yanıldım. Çok hata ettim. Ama af diledim. Affolunur mu? Orasını bilmem.’’
Hayat nasıl gelirse gelsin, aşkımız da irademiz de önce kendimizedir. Ne edersek, kendimize ederiz. Ona göre sevin. Yani önce kendinizi sevin. Sonra aşk oluyor zaten.
”Gel sevelim, sevileni seveni”
‘’Sevgi haktır!’’ diyor üstat. Seven alır bu hakkı, vallahi alır üstadım! J Bugün sizlere Neşet Ertaş’ın bilinmeyenleri diye bir yazı hazırlamaktansa onun ruhunu anlamaya çalışabileceğimiz, belki bir anlığına Neşet gibi düşünebileceğimiz, dans edebileceğimiz, çalıp söyleyebileceğimiz bir ruh halini sundum. Neşet Ertaş’ı burada birkaç paragrafla anlamak tabi ki mümkün değil… Onu anlamak için takipçisi olmak gerekir. Meraklıları için onun verdiği röportajları dinlemesini veya okumasını tavsiye ediyorum. Bundan sonra bir Neşet Ertaş türküsü dinlediğinizde yalnızca bir türkü dinlemediğinizi anlayacaksınız.
Onu Neşet Ertaş yapan şey neydi diye sormuştum yazının başında. Buna yine onun sözleriyle cevap veriyorum: ‘’Biz yaşamadığımız hiçbir şeyi söylemeyiz!’’ Onun bütün türküleri özeldir ama ben en sevdiklerimi buraya yazıyorum. Sizden de alırım bir liste :)
- Gel Sevelim
- Yalan Dünya
- Yolcu
- Gönül Dağı
- Sevda Gitmiyor Serden
- Karadır Bahtım Kara
- Öldürme Beni
- Vay Vay Dünya
- Kesik Çayır
Yukardaki şarkıların hangisini sık sık dinlersiniz? Ya da en sevdiğiniz Neşet Ertaş şarkısı hangisi? Yorumlarda buluşalım!