0
21/11/2023
Yazıyı Beğenin & Paylaşın
Yazı Yorumları (0)
21/11/2023
Sürdürülebilir Moda: Dünya Yanıyor Ama Biz Hala Ayakkabı Alıyoruz!
Son yılların en popüler kavramlarından biri olan sürdürülebilirlik, moda sektöründe de büyük bir etki yaratmış durumda. Adı ise sürdürülebilir moda oldu! Moda endüstrisi, çevresel etkileri ve sosyal sorumlulukları nedeniyle eleştirilere maruz kalmış ve daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemeye zorlanmıştır.
Ancak, sürdürülebilir moda sektörü oluşturmak gerçekten mümkün müdür?
Cevap karmaşık ve net bir evet ya da hayır şeklinde verilemiyor hala… Bunun nedeni, moda endüstrisinin doğası gereği çeşitli olması ve birçok farklı paydaşın etkileşimde bulunmasıdır.
Mahalle yangın yerine dönerken, moda peşinde koşmaya devam etmek gerçekten akılcı mı? Sürdürülebilirlik konusunda önemli çalışmalara imza atan yazar Alec Leach, The Business of Fashion dergisiyle gerçekleştirdiği son röportajında, “Dünya Yanıyor Ama Biz Hala Ayakkabı Alıyoruz” başlıklı makalesiyle sürdürülebilirlik tartışmalarına yeni bir bakış açısı getiriyor.
Bu röportajda, moda endüstrisinin dünyamıza verdiği zararları, su kirliliği ve kullanımı gibi konuları ele alarak, çevremizi kirleten binlerce toksik maddeye dikkat çekiyor. Ancak biz hala trendlerin peşinden koşarken, üzerine bir de kahve keyfi yapıyoruz. Peki, bu durum ne kadar sürdürülebilir olabilir? Bu dünya torunlarımıza miras kalan yegane şey. Peki, gelecek kuşaklar neyle karşılaşacak?
Moda Sektörü Daralma Yaşaması Gerekirken Sürekli Genişliyor
Moda dünyası, sürekli olarak gelişen ve internet üzerinde hızla yayılan mikro-trendler nedeniyle takibi zor bir hale geldi. Özellikle TikTok, Instagram gibi sosyal medya platformlarında moda ile ilgili paylaşımların artması, alım ve satım dengelerini son yıllarda önemli ölçüde değiştirdi.
Kıyafetler artık bir anda popüler hale geliyor ve sosyal medyada görüldükten sonra pek çok kişi için önemsiz hale geliyor. Sonrasında ise yeni trendlere ve ürünlere olan merak doğuyor. Bu basitçe arz-talep ilişkisiyle özetlenebilen durum, maalesef çevresel zararlara yol açıyor; bunun farkındasınızdır.
Bunlardan biri, kullanılan boyaların sakıncalı kimyasallar içermesi ve uygulama sürecinde çevreye olan etkileri. Bu nedenle, ekonomik ve çevresel açıdan daha az sorun yaratan renkler olan beyaz, bej, haki ve uçuk pembe tonları sürdürülebilir moda ürünlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ancak, özellikle fast fashion markalarının “ekolojik” olarak adlandırdığı bu ürünler, birçok kişi tarafından tarz açısından kabul görmüyor. Renkli bir paletin varlığı ancak sürdürülebilir bir boya kullanıldığında mümkün olabilir.
Peki, “Hem renkli ve şık olmak, hem de dünyayı korumak istiyorum, mümkün mü?”
Korkmayın, Çünkü Cevap Olumlu!
WGSN adlı trend sitesinin bu yılın başında yayınladığı bir rapora göre, renk körlüğü moda dünyasında çeşitli değişikliklere neden oldu. COS, North Face, Balmain gibi markalar, bu durumu göz önünde bulundurarak “boyanmamış” kumaşlarla üretim yapmaya başladı. Bununla birlikte, Avrupa’da kişi başına düşen tekstil atığı (kullanılmış kıyafetler, ev tekstili vb.) 15 kg’a ulaşıyor.
Krizi fırsata çeviren bazı markalar, bu atık malzemelerden renk elde etmek suretiyle %57 daha az karbon ayak izi bırakırken %85 daha az kimyasal kullanmayı başardı. Bu yöntemle çalışan markalardan biri olan Stella McCartney’ye ek olarak, bu listeye fast fashion markası Primark’ın da katılması oldukça şaşırtıcı.
Son zamanlarda, dijital baskı yöntemi doğayı koruyarak kıyafetlerdeki renk skalasını geliştirmek için yükselişte olan yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, organik boyama adı verilen ve özellikle muz gibi meyve ve bitki artıklarının kullanıldığı boyama yöntemi de oldukça popüler hale geldi.
Kısacası, geliştirilen doğa dostu yöntemlerle hem renkli hem de şık olup, aynı zamanda sürdürülebilir modaya da destek verebilirsiniz.
Sürdürülebilir Moda Renklerine Ek Olarak…
Moda dünyasında sıklıkla “Moda 20 senede bir kendini tekrar eder” deriz, ancak renklerin 1500 yıl öncesine dönüşüne ne demeli? Denim endüstrisi, “en çok su kullanımı” kategorisinde olimpiyat düzenlenirse tüm madalyaları toplayacak seviyede bulunuyor. Ayrıca enerji tüketimi ve kimyasal kullanımı konusunda diğer ürün gruplarıyla yarışıyor.
Bu durum, sürdürülebilirlik açısından renklendirme aşamasını biraz zorlaştırıyor, ancak eski bir yönteme geri dönülmesine yol açıyor: Kil ve kum ile doğal boyama. Yabancı denim markalarının bu geleneksel yöntemleri kullanmaya başlamaları, ilginç bir şekilde doğanın her şeyin başladığı noktaya geri dönüldüğünü gösteriyor.
Sürdüremediğimiz kumaşlara alternatif olarak modal ve lyocell gibi doğada çözünebilen, su kullanımını %98 azaltan organik koton gibi materyallerle birleşen bu boyama yöntemleri, fast fashion markalarının raflarında yer alabileceğinin sinyallerini veriyor gibi görünüyor.
Peki Ne Yapacağız? İzleyeceğimiz Yol Nasıl Olmalı?
Yapmamız gereken oldukça basit. Sizin için şahane bir alışkanlık listesi hazırladım.
Sürdürülebilir Kumaşlar Tercih Etmelisiniz
Bilinç düzeyi yüksek markalar, moda sektörünün bu yıkıcı sonuçlarına ‘dur’ diyor. Bu vizyonla etik üretimle çevreye sahip çıkıyor. Önerim, bu markaları araştırıp bularak onların ürünlerini satın almanız.
Kullan At Anlayışını Bırakın
Modanın zarar verici yönü, beklentimizin ötesinde tehlikeli bir boyutta varlığını sürdürüyor! Özellikle sürekli büyüdüğü ve geliştiği düşünüldüğünde, moda endüstrisinin tüketiciye ve dünyaya verdiği zararları fark etmek hiç de zor değil. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü tarafından düzenlenen bir sempozyumda, 2004 verilerine göre Zara’nın günlük olarak 8.000 ürünü kesip ürettiği açıklandı.
Bugün ise bu sayının çok daha yüksek olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen hızlı moda anlayışından vazgeçmek ve sürdürülebilir moda kavramına uyum sağlamak oldukça kolay!
Savurganlığa Son Ver
Sürdürülebilir moda, hızlı moda anlayışının tam tersi olarak ortaya çıkarak kar odaklı perakendeciliğin sona ermesinin önemini vurguluyor. Tek kullanımlık giysilerin yerine sürdürülebilir ürünleri tercih etmek, çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmemize yardımcı olacaktır.
Sürdürülebilir moda kavramı, hızlı modanın yol açtığı ekolojik zararları azaltmak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için mümkün olan bir adımdır.
Sürdürülebilir Moda Endüstrisi Üretimde Hangi Yöntemleri Kullanır?
- Sürdürülebilir moda, organik yollarla parçalanabilen kumaşların kullanımını teşvik etmekte,
- Geri dönüştürülmüş giysilerin yeniden tasarlanarak kullanılmasını desteklemekte,
- Plastik içermeyen ambalajların üretimine öncelik vermektedir.
- Toksik olmayan boyaların kullanımı da sürdürülebilir moda anlayışının bir parçasıdır.
- Ayrıca, sıfır atık desen kesme yöntemleri kullanarak atık üretimini minimize etmek ve mevsimsiz parçalar tasarlayarak sınırlı koleksiyonlar oluşturmak da sürdürülebilir moda prensipleri arasındadır.
- Bu prensipler, sürdürülebilir moda kavramının etik bir anlayışı savunduğunu gösterir.
Etik değerlerin benimsenmesi, moda sektörünün hemen hemen her alanında geçerlidir. Örneğin, hazır giyim işçilerine adil ücretler ve en iyi çalışma koşullarının sağlanması gibi önemli adımlar atılmalıdır. Sürdürülebilir moda, bu etik değerlerin sektör genelinde yaygınlaşması ve uygulanması için bir çağrı yapmaktadır.
İlginizi çekebilir: ”Dijital Minimalizm: Dijitalde Sadelik”