0
11/09/2023
Yazıyı Beğenin & Paylaşın
Yazı Yorumları (0)
11/09/2023
Yaratıcısını Aşan Eser: Edward Munch'ın Çığlık Tablosu
Ruhsal bunalımlar, toplumsal endişeler, gelecek kaygıları…
Kısacası kişisel olarak başlayıp kitleler halinde yayılan, hepimizin aklını meşgul eden korku dalgaları. Okuyunca bile kafanızda canlanıp sizi sıktı, değil mi? İşte Edward Munch, tüm bu olumsuz ve can sıkıcı duyguların renklerini yüzyıllar önce paletinden tuvaline aktararak kabuslarımızın nasıl göründüğünü aslında bizlere gösterdi.
Capsulmag inceleme dosyasında bugün sanat tarihine adını unutulmaz bir şekilde kazıyan Edward Munch var.
Ressam, özellikle ‘Çığlık’ tablosu ile ünlendi. Kendisi Norveç’li, ekspresyonist bir sanatçıydı. Ruhsal ve duygusal konuları işlediği resimleri ile tanınmış, Alman dışa vurumculuk akımının gelişmesine öncülük etmişti. Eserlerine şöyle bir göz attığımızda ise gördüğümüz manzara, önceleri karamsar ve içe dönük havanın kurduğu hakimiyetin yerini yaşamının son yıllarına doğru yaşama sevinci gibi aydınlık konuların almasıydı.
Bakanların dönüp bir daha baktığı, gözlerini ayrıntılarda dolaştırırken içinde kaybolduğu Çığlık tablosu, ressamın tuvaline ilk 1893 yılında resmedilmişti.
Aslında değişik zamanlarda ve değişik tekniklerle tekrar tekrar yapılan tablonun kendisi haricinde 3 adet daha farklı versiyonu vardı. Resmin orijinal adı Skrik (Çığlık), Almanya’daki ilk sergilendiğindeki Almanca adı ise Der Schrei der Natur yani Doğanın Çığlığı‘ydı. Söz konusu tablo açık artırmada 119.9 milyon dolara satıldı ve dünyanın en pahalı 10 tablosunun bulunduğu listeye giriş yaptı. Tablo aynı zamanda Da Vinci’nin Mona Lisa’sından sonra, sanat tarihinin en ünlü ikinci eseri…
Hepimiz çığlık atıyoruz…
Edward Munch, Almanya’da yaşarken yarattığı aşk, cinsellik ve ölüm temalı karanlık eserlerin bile çoğunu otobiyografik olarak yaratıyordu. O zaman farklı bir yönden bakarsak Çığlık tablosunda da kahramanın kendisi olduğunu söyleyebilir, O’nun içindeki fırtınaya ve çığlığa şahit olduk diyebiliriz.
Yaşanmış bir olayın esintileri…
Bizler tabloda insana benzer bir figürün çığlık attığını görsek de, bu Munch için aslında kendi dünyasından gelen gizemli bir çığlıktı. Bu anı, birkaç yıl öncesinde arkadaşlarıyla bugünkü Oslo topraklarına ait Christiania’daki yürüyüşlerinden birine aitti. Günlüğüne yazdığı şeyler bugün bile okunduğunda adeta insanın içine kara bulutlar çöktüren, dünyasını karartan şeylerdi: ‘’İki arkadaşımla birlikte yolda yürüyordum, güneş battı. Birden gökyüzü kan rengi oldu ve bir hüzün soluğu hissettim. Durdum, çite dayandım, bitkindim. Fiyordun üzerindeki bulutlar kan damlatıyordu. Arkadaşlarım yola devam etti ama ben göğsümde açık bir yarayla, titreyerek oracıkta kaldım. Doğanın içinden kocaman olağandışı bir çığlığın geçtiğini duydum.’’
Yaratıcısının sınırlarını aşan Çığlık…
Çığlık resmi gerek dışavurumculuk, gerek de başka akımlarda kendinden sonraki birçok resimde baş ilham kaynağı oldu. 1984 yılında da Andy Warhol tarafından çarpıcı renklerle yeniden canlandırılan eser hakkında fark edilen gerçeklerden biri de, ressamın ‘ün’ salmasından ziyade, eserin kendine has bir ‘ün’ kazandığıydı. Eser, ressamın önündeydi.
Tablonun çalınma macerası!
Popüler Çığlık tablomuz, döneminde 10 yıl aralıklı olarak iki defa çalındı! İlk sefer güvenliğin yeterli olduğu düşüncesiyle Norveç’te galeride ziyarete açılan eseri, daha sonra güvenlik kameralarından götürülürken izlemişti görevliler. “Zayıf güvenlik için teşekkürler.” gibi küstah bir not bırakmış, hatta üstüne fidye bile istemişlerdi. Daha sonra dedektiflerle anlaşıp kendilerini alıcı gibi gösteren görevliler sayesinde yakalanmışlar, bu sayede de sicillerinin pek temiz olmadığı da ortaya çıkmıştı. Şanssız tablo 2004 yılında tekrardan çalınmış olsa da iki yıllık bir serüvenin ardından yuvasına geri dönmeyi başarmıştı. Buradan sonra müze güvenliğini geliştirmiş olacak ki, başka bir hırsızlık olayı yaşanmadı…
Kendinden sonraki her eserde izler bıraktı…
Çığlık, sadece ekspresyonistleri ya da dışavurumculuk akımında ilerleyenleri etkilemedi. Lloyd, bu eserin başarısını tanımladığında, ‘’Bir kere gördünüz mü unutamayacağınız türden bir resim, tarihte bir değişim anını özetleyen imgelerden biri.’’ sözleriyle açıklamakta.
Özetle, yapıldığı zamanlardan beri herkeste bir iz bırakan Çığlık, hepimizi bir nebze etkiledi. Hepimiz onda kendi varoluşsal sancılarımızı, acı dolu ızdıraplarımızı ve kimseye söyleyemediğimiz korkularımızı gördük…
”Hatta belki birçoğumuz bu yazıyı okumadan önce, resmin sol üst köşesinde kurşun kalemle yazılmış olan ‘’Sadece bir deli tarafından çizilebilir’’ anlamına gelen cümleden bile, bihaberdi…”
İlginizi çekebilir: ”Ünlü Bir İsmin Ötesinde: Selena Gomez’in ‘İşte Gerçek Ben’i”