0
07/03/2023
Yazıyı Beğenin & Paylaşın
Yazı Yorumları (0)
07/03/2023
Şimdi Tüm Ayrılıklardan ”Ayrılma” Vakti!
Dün tüm Türkiye, tarihi bir ana tanıklık ettik. Bu kadar farklı renklerin bir arada aynı duyguları paylaştığı, aynı söylemde buluştukları bir tarihi işaret edecek olsam, bu herhalde Milli Mücadele Dönemi olurdu. Öncesinde yaşanan tüm anlaşmazlıklara rağmen özellikle Meral Akşener’in (ne kadar dünkü yüz ifadesinde bu durumdan hala hiç memnun olmadığı açık olsa da) ”millet için” masaya yeniden oturması, tam bir devlet insanı hamlesiydi.
Tabi ki öncesinde, aklına yatmayan sebeplerden, sonuçlarının çok hesaplanmadığı düşünülen, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarını adaylığa davet ederek masadan ayrılma hamlesi, hepimizde bir kırgınlık ve öfke hissi yarattı. Akşener, bir anda muhalefet kanadının sert tepkisiyle karşılaştı. Belki bu kararı aldığında karşısında sadece kalan beş partinin lideri olduğunu düşünüyordu ama ”gerçek” böyle değildi. Daha sonraki hamlelerine bakıldığında, Akşener’in yıllardır devam eden rejim karşıtı toplumsal muhalefetin enerjisini ve bu enerjinin halkta yarattığı öfkeyi hesap edemediğini görmek çok zor değil.
Meral Akşener Masadan Neden Ayrıldı ve Neden Geri Döndü?
Halkın değişim isteği ve bu atmosferde yarattığı birlik gücü, Meral Akşener ve temsil ettiği güç odakları dahil Erdoğan karşıtı ittifakı dağıtmaya kalkan herkesten çok daha güçlü. Peki bu ne demek?
Yukarda da bahsettiğim gibi, seçim için kurulan Millet İttifakı’nın karşısında yıllardır öylesine yorulmuş bir halk var ki, yeniden dirilme, küllerinden doğma arzusunu ve umudunu yok edecek herhangi bir hamleyi sindirmeye mecali yok. Böyle bir durumda, her şey çok güzel olacak umudu, olası bir dağılma veya Erdoğan’a karşı var olan konumu zayıflatmaya yönelik bir hamle de doğal olarak büyük bir öfkeyle karşılaşıyor. Akşener, belki çok duygusal bir şekilde almıştı bu kararı. Arka planda ne kadar casusluk senaryosu duysak da, ”Gerçekten” milletin bekasını ve geleceğini düşündüğü ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığının seçimi kazanma olasılığını düşüreceğini öngördüğü için İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarının adaylığını bu kadar direttiğine inanmak istiyoruz. Kaldı ki böyle bir durumda bile ittifakı ayrılığa düşürecek bir hamleden kaçınması gerekirdi. Çünkü özellikle, 6 Şubat’ta yaşanan ve etkileri hala ilk günkü gibi şiddetli biçimde devam eden Maraş Depremi sonrası, böyle bir ayrışmanın bize asla fayda sağlamayacağı çok açıktı.
Meral Akşener hışımla masayı dağıttığında ortaya çıkacak sonuçları tahmin edemedi. Erdoğan sonrası kurulacak Türkiye’de kendi rengini verme uğruna masaya rest çekerken karşısında sadece 5 partinin olduğunu düşünerek belki bir an için başarılı olacağını umdu. Ancak hepimizin tanıklık ettiği gibi sonuç, tabi ki beklediği gibi olmadı.
Akşener’in açıklamasından sonra binlerce İyi Parti üyesi partiden istifa etti. Bu ayrılıklar sonrasında sosyal medyadan istifalarını paylaştılar. SOL Parti, TİP, HDP sorumluluk çağrısı yaparak, bu hamlenin yanlış olduğunu ifade ettiler. Tüm çağrılara ve tepkilere sendikalar, meslek örgütleri de dahil oldu.
Ve her şeyden öte toplumun büyük bir kısmı, ayrılan partiyi cezalandıracağına dair çok açık mesaj verdi.
Bu mesajın etkisi o kadar güçlüydü ki bir önceki gün tam bir kararlılıkla açıklama yapan Akşener’i bile tedirgin etti. Üzerinden sadece 72 saat sonra kalktığı masaya yeniden oturmak zorunda kaldı. Tabi, masaya dönmek için gerekçe olarak sunabileceği bir iki şartla…
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ise Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev alacaklar. Ancak bu görevi yaparken aynı anda belediye başkanlığı görevlerine de devam edebilecekler.
Şimdi Tüm Ayrılıklardan ”Ayrılma” Vakti!
Olan oldu ve sonuçta tüm partiler, millet adına üzerine düşen görevi yerine getirmekte karar kıldı. Çok şükür diyelim mi? Çünkü gerçekten bir an için bu ayrılığın geri dönüşü yok ve her şey bitti diye düşünmüştüm. Muhtemelen bir çoğunuz benim gibi düşünmüştür. Neyse ki sonunda yeniden bir uzlaşıya varıldı ve Millet İttifakı’nın adayı, Kemal Kılıçdaroğlu! Tabi bunun 12 maddelik bir adaylık olduğunu unutmayalım! Yani, yeni sistemde tek başına karar alamayacak hatta sembolik bir Cumhurbaşkanlığı makamı olacak. Tam ihtiyacımız olan şey! Güçlendirilmiş parlamenter sisteme de geçilmesiyle sonunda Türkiye, rahat bir nefes alacak gibi görünüyor.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun adaylığının açıklanmasının ardından Türkiye risk endeksinde bir düşüşe şahit olduk. Bu gelecek adına umut vaad eden bir değişim. Yani, her şey güzel olacak derken, lafta demediğimizi bir nebze görmüş olduk. İyi bir şey yapıyoruz! Çok iyi bir şey! Bu süreçte bütün ittifak üyeleri millet adına, tüm hırslarından ve isteklerinden arınıp, doğru bir karara vardıkları için minnettarız.
Şimdi, Kılıçdaroğlu vesilesiyle bir yuvarlak masada ülkemin tüm renkleri nasıl bir araya geldiyse, bizim de aynı şekilde bir araya gelmemiz gerekir. Bu sadece millet ittifakı üyelerinin değil, hepimizin ayrılıklarla mücadele edeceği bir dönem. Gelecek nesillere daha iyi ve yaşanılır bir Türkiye bırakabilmek için bu bizim sorumluluğumuz!
Birleşe birleşe kazanacağız! Başka yolu yok!
İlginizi çekebilir: ”Geçmişte Kimdim?”