içinde

Berkan Aytekin ile Influencer Olmak Üzerine: YUTUPÇU mu Olcan Sen?

Influencer Olmak Berkan Aytekin

Biliyorsunuz, çağımızda artık Influencer olmak isteyen milyonlarca insan var. Çocuk, genç, erişkin veya yaşlı demeden toplumun hemen hemen her kesimine Influencer olma fikri çok cazip geliyor. Biz de artık bir meslek grubu içine giren Influencer’lık üzerine, merak ettiğimiz her şeyi uzun zamandır paylaşımları ile dikkat çeken ve beğeni toplayan, Komedyen ve Fenomen Berka Aytekin’e sorduk..

Kendisi bize, özellikle merak ettikleri konularda gençleri ve Influencer olmak isteyen diğer tüm bireyleri aydınlatmamıza yarayacak, çok değerli bilgiler verdi. Kahveleriniz hazırsa, başlayabiliriz!

Sosyal Medyadan Sahneye Giden Bir Yolculuk

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Berkan Aytekin kimdir?

Ben kendimi baştan beri (biraz da geyik olsun diye) mahalle fenomeni olarak tanıttım hep. Yani o anlı şanlı milyonlar izlenen, profesyonel imkanları ve çevresi olan bir fenomen değil de, ailenizden, komşunuzdan, mahallenizden olan, gözü yükseklerde gezmeyen sade bir dost, arkadaş gibi. (Mağdur edebiyatı yapayım dedim biraz)

Normalde ekonomi mezunuyum. Ama kendimi bildim bileli hem müzikle hem mizahla içli dışlıydım. Pandemi başlayıp evlere kapandığımızda hepimizin çok fazla boş zamanı oldu. Kimi ekmek yaptı evde, kimi film izledi, kimi de play-station oynadı. Ben de hep içimde kalmış olan bir takım hevesleri artık masaya yatırmaya karar verdim. Önce canlı yayınlar açtım Instagram’da. Sonra Müzik ve mizah içerikli videolar çekmeye başladım. En başta haliyle, çok küçük bir kitlem vardı. Sonra videolar da güzel gitmeye başlayınca kendimi bir gün sahnede hikayelerimi anlatırken buldum. Sonrasında komedyenlik, oyunculuk hepsi peşi sıra geldi. Hayat bir şekilde beni bu farklı kariyer patikalarına savurdu diyelim 🙂

”Sosyal Medyada İçerik Üretmek Benim İçin Yemek Yemek, Su İçek Gibi Zaruri Bir İhtiyaç Oldu Artık”

Influencer Röportajı

Sizi komedyen olarak tanıyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde Stand-up gösterileriniz de oluyor ve bu gösterilerinizle birlikte sadık bir izleyici kitlesi kazandınız. Ancak bir yandan sosyal medyayı da çok aktif kullanıyorsunuz. Buna bakarak, sosyal medyanın kariyerinizin ayrılmaz bir parçası haline geldiği varsayımında bulunmamız yanlış olur mu?

Kesinlikle. Başka kulvarlarda işler yapsam da ben hala kendimi video içeriği üreticisi (bir başka deyişle fenomen) olarak hissediyorum. Sosyal medya benim için her şeyin başlangıç noktası olan ilk göz ağrım! (biraz duygulandım).

Aynı zamanda bir şeyler üretmekten en zevk aldığım platform. Bir gün hiçbir şey yapmayacak duruma gelsem de sosyal medyada içerik üretmeyi asla bırakamam gibi düşünüyorum. Yemek yemek su içmek gibi zaruri bir ihtiyaç oldu artık benim için. İstanbul’da ya da başka şehirlere stand-up için gittiğim zamanlarda beni takip eden insanlarla temas etmemi ve onlara performansımı canlı sergilememi sağlayan en önemli kanallardan de biri ayrıca.

Komedyen olarak sahnede olduğunuz anlarda duyduğunuz haz çok daha başkadır diye tahmin ediyoruz. Bunun yanı sıra, sosyal medyada video içeriği üreticisi veya fenomen olarak yer almak size aynı hazzı veriyor mu? Biliyorsunuz, Influencer olmak toplumun birçok kesimi tarafından şimdiye kadar küçümsenen bir işti, hatta iş bile değildi, ama artık yeri çok farklı. Bu konuya bakış açınızı öğrenebilir miyiz?

Sahnede yer aldığım zamanlar aldığım haz gerçekten apayrı. Çünkü sosyal medyada aldığınız beğenileri, tebrik mesajlarını sahnedeyken canlı canlı birebir izleyiciden alma şansınız oluyor. Instagram’da video paylaştığınızda insanlar size ne kadar gülüyor, ne kadar neşeleniyor, ne kadar beğeniyor ya da beğenmiyor o anda yüz ifadesini göremiyorsunuz. Ama sahnede birebir izleyiciden anlık reaksiyon almak ve acaba şu anda anlattığım şeye gülecekler mi heyecanının verdiği adrenalini ve keyfi yaşamak çok çok ayrı. Çok seviyorum 🙂

Sosyal medyada içerik üretmek evet eskiden çok küçümseniyordu. ”YUTUPÇU mu olcan sen!” diye dalga geçiliyordu. Ben ilk başladığım zaman da benle dalga geçen keyif aldığım ve beni mutlu eden bu işi küçümseyen arkadaşlarım olmuştu. Aynı arkadaşlar şimdi gösterime bilet soruyor ya da beni tanımayan arkadaşları benim videomu ona DM’den attığında ‘’A, bu çocuk benim arkadaşım!‘’ diye benle övünüyor. O yüzden çok da küçümsememek lazım 🙂

”Vasat İçeriklerdeki Artışın İlk Unsuru Ticari Rekabet, İkincisi ise Ünlü Olma Hevesi!”

Berkan Aytekin

Bugün 7’den 77’ye herkesin artık sosyal medyada fenomen olmak için belli bir çaba sarf ettiğini görüyoruz. Sizin yaptığınız gibi çok kaliteli işlerin yanında ne yazık ki bir o kadar vasat içerikler de mevcut. İnsanların son yıllarda bu mecraya (ne ürettiği önemli olmaksızın) dahil olmak istemesinin esas sebebi nedir?

Teşekkür ederim kaliteli olduğunu düşündüğünüz için.

Berberinden kasabına, güvenlik görevlisinden pilavcısına içerik üretenlerin sayısı hayli arttı. Artsın da zaten bunda bir beis yok. Burası bizim babamızın malı değil herkes gelebilir 🙂

Kaliteli işler bir yana vasat içeriklerdeki artışın temel unsurunu ilk olarak ticari rekabet, ikinci olarak da ünlü olma hevesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Böyle olunca içeriğin kalitesi, seviyesi ve hitap ettiği kitle çok fazla değişiyor. Tabiri caizse biraz çorba oldu artık bu mecra. Zamanla bu yapay heveslerle yapılan içeriklerin bazen geçici olarak viral olma fırsatını yakalasa da eleneceğini düşünüyorum ya da elenmeli… 🙂

Yine de iyisiyle kötüsüyle aramıza gelen her içerik üreticisine hoş geldin diyor ve başarılar diliyoruz!

Henüz lise ve üniversite çağındaki gençlerin Influencer olma arzusu her geçen gün artıyor. Onlardan eskiden doktor, pilot, öğretmen olmak istiyorum yerine artık Youtuber, Influencer, Makeup Artist olmak istiyorum gibi yeni trendler duyuyoruz. Sizce bu meslek gruplarına erken yaşta yönelmeleri sağlıklı bir tercih mi olur? Sosyal medyada aktif olarak yer almak için beklemeleri gereken doğru bir zaman var mı?

Doktor, pilot, öğretmen olmak yerine Influencer olma arzusunun ilk sebebi tahmin edeceğiniz gibi para. Çünkü bu meslekler her ne kadar saygın ve kutsal meslekler de olsa belki de yapacağınız bir sponsorlu içerik, bir öğretmenin 3 aylık maaşına denk gelebilir. Bunun yanı sıra bir tıp öğrencisi doktor olup ilerde bir ihtimal, ”Dayak yiyeceğime, gider sivilce kremi linki paylaşırım daha iyi” diyor, olabilir. E bunun yanında  bir de popülarite de kazanma şansı olduğu için Influencer olma fikri gençlerin kulağına daha cazip gelebiliyor.

Elbette ki onların bu yaşta Influencer olmayı bir meslek olarak görüp kendilerini sadece buna adamalarını doğru bulmuyorum. Tahsillerini tamamlayıp kendi mesleklerini edinirken paralelde eğer içlerinden çok geliyorsa ve kendilerini mutlu hissediyorlarsa tabi ki Influencer’lık ve fenomenlik de yapabilirler. Ben de o şekilde yaptım. Önce eğitimlerine odaklansınlar yani! (Yaşlı anane gibi konuştum, boomer mı deniyordu:)

”Influencer Olmak İçin Bu İşi Gerçekten Sevip Sahiplenmek Lazım!”

Son birkaç aydır, fenomen dünyasında şahit olduğumuz yasa dışı olaylar, henüz zaten toplumun zihninde belli bir yere oturmamış olan bu mesleğin daha kötü bir zemine yerleşmesine neden oldu. Özellikle gençler için hiç istemeyeceğimiz kötü örneklere şahit olduk. Artık bir çoğunun aklında şöyle bir soru doğdu: ‘’Fenomen olursam ben de mi kara para aklamak veya yasa dışı işlerle uğraşmak zorunda kalacağım?’’, henüz böyle işlere bulaşmamış bir fenomen olarak, bu konuda onlara ne söylemek istersiniz?

Öncelikle henüz böyle işlere bulaşmamış bir fenomen olduğumu düşünmeniz gururumu okşamadı değil teşekkür ederim! 🙂 Valla ben de son dönemde yaşanan bu olaylardan ötürü alışveriş yapamaz oldum. Marka bir saat bile alsam arkadaşlarım hemen ‘’ooo, nereden akladın parayı’’ falan diye takılıyorlar. Taksitle aklıyorum neyle aklayacağım!

Bu olayların ortaya çıkmasına ben çok şaşırmadım açıkçası. Zaten tahmin ediyordum. Eskiden biz pahalı marka bir spor ayakkabı bile aldığımızda ve okula gittiğimizde kimseye anlatmazdık. Gözlerine sokmazdık. Görgüsüzlük olarak anlaşılır falan diye çekinirdik. Ama olay buralardan saçlara dolarlar takıp kıskananlar çatlasın diye insanların yüzüne tükürmeye kadar geldi.

Gerçekten zengin olan, sonradan görme olmayan insanlar zaten bunun gösterisini şovunu yapmaz. İnsanın kişiliği ve karakteriyle alakalı yani. O yüzden kendine ve karakterine güvenen birisi güzel güzel içerik üretip fenomen olmayı planlıyorsa, sonuna kadar kendi yolunda devam etsin.

Sadece kolay para kazanma arzusu ile fenomen olmayı istemek sizce doğru mu? Yani, bu iş sadece çıkar için yapılabilecek bir iş mi?

Asla değil! Bir kere zaten bu iş emek getiren bir iş. Dışardan kolay görünse de hem fikir bulmak hem videoya çekmek hem de editlemek hepsi ciddi zaman ve emek gerektiriyor. Bir de bunların hepsini tek başına yapıyorsan daha da zor. Bedava peynir sadece fare kapanında olur 🙂

Sadece kolay para kazanmayı amaçlayarak bu işlere kalkışan arkadaşlarım oldu, ama hepsi tek tek bıraktılar. Daha sonra uğraşamadılar. Bu işi gerçekten sevip sahiplenmek lazım. Ayrıca bunun para kazanma evresi çok çok sonra oluyor. Önce bir sürü içerik yaratacaksın. Sonra insanlara bunu ulaştıracaksın. Ardından kendi kitleni edineceksin. İyi bir kitle edindikten sonra artık, yavaş yavaş para kazanmaya başlayabilirsin.

Bugün büyük para kazanan kaliteli fenomenlere ve Influencer’lara baktığınızda bu işi 10 yıl önceden beri yapanlar var. Hiç biri bu işe başladıktan uzun yıllar sonrasına kadar para kazanmadı. Belki de kazanan da çok sonra kazanmaya başladı. Çünkü bence ilk amaçlarını para kazanmak olarak belirleyip yola çıkmadılar. Hepsi öncelikle eğlenmek ve bu işi yaparken kendilerini mutlu hissetmek için bu yola çıktılar. Ben de ne bu işe ilk başladığım gün ne de bugün, bir video çekerken aklımdan ‘’acaba para kazanır mıyım buradan” veya ”bana da bir gün reklam teklifi gelir mi’’ diye düşünmedim.

Tabi ki para kazanmaya çalışanları eleştirmiyorum. Emeğinin karşılığını maddi olarak da vermek isteyenler çıkarsa kim hayır der ki? Ben de zaman zaman sponsorlu içerikler yapıyorum. Sadece konsantrasyonun yalnızca bu olmaması gerektiğini vurguluyorum. Yani para kazanma kaygısı 3. Ya da 4. planda olmalı bence:)

”İnsanların Yaşadığı Travmaları Onları Tebessüm Ettirecek Şekilde Evirip, İçerik Olarak Paylaşıyorum”

Kendinizi, sosyal medyanın zehirli etkisinden nasıl koruyorsunuz? Veya şöyle soralım, örneğin, sosyal medya bağımlılığı, nefret söylemleri içeren yorumlar, takipçiler ve bunun gibi birçok olumsuz unsurdan kendinizi koruyabiliyor musunuz?

Açıkçası ben içerik üretiyor olmasam asla bu kadar çok sosyal medyada vakit geçirmezdim. Gerçekten kendinizi kaptırınca inanılmaz zamanınızı alan bir platform oluyor burası (kendi kaleme mi gol attım şu an 🙂

O yüzden eğer yeni video vs. atmamışsam, o gün olabildiğince sosyal medyada gezinmemeye çalışıyorum. Bir diğer zehirli etkisi dediğiniz gibi nefret söylemi içeren yorumlar… Aslında bu konuda biraz şanslıyım, çünkü kötü yorumları çok nadiren alıyorum.

Belki çok ofansif konular hakkında içerik çekmediğim için. Kötü yorum geldiği zaman da ilk başlarda çok alınıyordum. Neden böyle dedi ,neden sövdü vs diye. Sonra bakıyorsunuz ki bir çoğu ya dikkatinizi çekmek için o yorumları atıyor ya da ağır işsiz 🙂 Benim de beğenmediğim, saçma bulduğum bir çok video veya içerik olabiliyor. Öyle bir durumda sadece bakıp geçiyorum. Yapıcı eleştiri varsa sonuna kadar açığız ama nefret söylemi, küfür, saygısız cümleler varsa artık sonuna kadar okumuyorum bile. Hatta story olarak paylaşıp dalga geçiyorum bazen.

İçeriklerinizde canlandırdığınız karakterleri yaratırken nelerden ilham alıyorsunuz? Bunun için özellikle takip ettiğiniz kanallar veya kaynaklar var mı?

Hepsi kendi hayatımdan esinlendiğim karakterler. İlhamımın da çok büyük çoğunluğu kendi yaşadığım hikayeler ya da etrafımdan duyduğum ve gözlemlediğim durumlar. Yani hayatın kendisi. Bunu yaparken hiç bir kanal veya kaynak görüp de başlamadım .Elbette çok nadir de olsa esinlendiğim ya da bende fikir uyandıran şeyler bazen görüyorum, ama günün sonunda tamamen kendi yorumumu katarak diyalogları ve karakterleri oluşturuyorum. Zaten özgün olup kendi tarzınızı yaratmazsanız kimse merak edip siz ne üretiyormuşsunuz diye ilgilenmez. (nasıl ahkam kestim ama)

”Mizahın Temeli Bu; Zıt Kutupların Çatışıp Paradoks Yaratması”

Hangi konuda içerik oluşturacağınız ve yazdığınız diyaloglar her seferinde nokta atışı oluyor. Zaten komedyen olduğunuz için bu tür şakalar üretmek sizin için elbette zor değildir, ama bunu nasıl başardığınızı merak ediyoruz doğrusu…

Öncelikle nokta atışı içerik ve diyaloglar olduğunu düşündüğünüz için tekrar teşekkür ederim yine gururum okşandı 🙂 Mesela bu söyleyişi yapmadan hemen önce çok eski kız arkadaşımdan bir mesaj geldi. Ben de not defterime not aldım bu konuyu. ’’eski sevgiliden mesaj gelmesi’’ diye.

1 2 hafta içinde bununla ilgili bir şey çekeceğim muhtemelen. Aslında bu kadar basit ve hızlı oluyor çoğu zaman. Önce o anda aklıma gelen konu başlığını not alıyorum. Bu müzik dinlerken, uyurken, yolculuk yaparken ya da çalışırken oluyor. Sonra vakit bulunca oturup biraz kafa patlattığımda diyalogları yazıyorum. Sonra üşene üşene kalkıp tripodu kurup çekimleri yapıyorum. Sonra da editliyorum ki en keyif aldığım kısım. Çünkü en minimum hareket ettiğim zaman o zaman oluyor. Ayakları uzatıp kahve içiyorum sadece mouse ile oynarken enerji sarf ediyorum.

Hayattan şeyleri çektiğim için de çoğu insandan sizin gibi nokta atışı gibi yorumlar alıyorum. İnsanların yaşadığı travmaları onları tebessüm edecek boyuta evirip paylaşıyorum. O sırada izleyicinin videoyu izlerken bir yandan acı hatıralarının canlanıp, öte yandan bu duruma gülüyor olması hoşuma gidiyor. Gelen mesajlar da bu yönde. Zaten mizahın temeli de bu zıt kutupların çatışıp paradoks yaratmasından besleniyor bence.

Bir içeriği paylaşmadan önce hiç düşündüğünüz oldu mu? Bunu paylaşırsam, yanlış anlaşılırım veya olumsuz yorumlar alırım diye endişe ettiğiniz oldu mu? Ve eğer olduysa, buna rağmen paylaştınız mı?

Açıkçası bir ara çok yaşıyordum bu durumu. Çünkü mesela yatakta yatan bir hastayı canlandırıyordum bir skecimde, ”hastalarla dalga mı geçiyorsun” diye yorum atıyor birisi. Ya da e harfini açık söyleyen birini oynuyorum, ”Samsunlularla dalga geçme lan!” diye mesaj geliyor.

Sahnede de Kırşehir örneği veriyorum bir hikayede, geçen çıkışta bir seyirci koluma girip, ”Ben Kırşehirliyim, başka şehirden örnek ver!” dedi. Yani insanların yanlış anlayıp canının sıkılmasını arzu etmem elbette, ama bu kadar da takılmamak lazım diye düşünüyorum. Çünkü ben zaten bir kitleye hakaret edecek ya da onları küçük düşürecek bir konu işlemem. Yine de bir şey ile dalga geçip ti’ye alacaksam eğer, bunun ayarını yine de dengeli yapmaya çalışıyorum.

Ne demiş biz fenomenlerin atası; ”Pizza değilsin, herkesi mutlu edemezsin!”

”Bugüne Kadar 5-6 Kere Bu İşi Bırakma Noktasına Gelmişimdir, ama Takipçilerimden Aldığım Mesajlar En Büyük Destekçim Oldu”

Influencer Olma

Motivasyon kaynağınız nedir? Çünkü böyle sürekli aynı enerji ve kaliteyle içerik üretmek zor olmalı. İnsanın sahip olduğu değişken ruh halini de göz önüne alırsak, her zaman aynı enerjiyi korumak sizin için zor oluyor mu?

Çok yorgun düştüğüm, yoğun tempodan hasta olduğum, uykusuz kaldığım zamanlar oluyor. Çünkü hem kendi çalıştığım işe hem sahneye hem bazen oyunculuk işlerine hem de videolara yetişmekte zorlanıyorum. Bazı günler içerik konusu olarak tıkandığım zamanlar da oluyor. Ama en büyük motivasyonum izleyicilerden ve takipçilerden gelen geri dönüşler. Bazen en yorgun zamanımda, en içimden bir şey çekmek gelmediği zamanda birisinin yazdığı bir mesaj beni inanılmaz motive ediyor.

Durup dururken tanımadığım biri mesela, ‘’1 haftadır depresyondaydım, tüm videolarını izledim çok güldüm. Kendime geldim çok teşekkür ederim’’ diyor. Ya da sahneden indiğimde anlattığım bir hikayeyi Whatsapp’tan arkadaşına sesli göndermek isteyip o kesiti hızlıca tekrar etmemi isteyen bir seyirci oluyor.

Uzun süre bir paylaşım yapmazsam eğer, ”Özledik, yok mu Tülay’dan Çükütay’dan yeni videolar?” diye mesaj geliyor. Ya da biri durup dururken, ”Yok mu Hollanda’da hiç gösterin?” diye mesaj atıyor. Öyle olunca yani tövbe bismillah, böyle fazla mutlu oluyorum. Zaten hepsine tek tek dönüp teşekkür ediyorum, beni motive ettikleri için. Bugüne kadar herhalde en az 5-6 kere bu işi bırakma noktasına gelmişimdir, pilim bittiği için. Ama bu mesajlar beni hep şarj edip tekrar hayata döndürüyor.

”Eğer Daha Çok İnsana Ulaşmak İsterseniz Mutlaka Kısa, Öz ve Tespit İçeren Mizah ya da Eğitici İçerikler Üretin”

Bir video içeriği çıkarmak için ortalama ne kadar vakit harcıyorsunuz?

Eğer uzun ve diyalogları olan bir hikayeyse, (genelde 1 dakikayı aşacak şekilde uzun oluyor), o zaman bir akşam vaktimi tamamen buna harcıyorum. Akşam 19:00 gibi yazmaya başlıyorum. Kafamda zaten diyaloglar hazırsa, çok hızlı yazıp bitiriyorum. Ama bazen tıkandığım oluyor. O zaman doğum sancısı gibi biraz uğraşıyorum yazarken! 🙂

Metin yazma işi bitince 8 gibi çekmeye başlıyorum. En az 1 saatimi de çekim alıyor. Çok fazla karakter varsa kıyafet değiştirmesi vs. uzayabiliyor. Son olarak, oturup editlemeye başlıyorum ki uzun video montajlamak yine çok vaktimi alıyor. Eskiden daha yavaştım, ama şimdi alıştığım için biraz hızlandım. En geç 11-12 gibi  bir tane videoyu tamamlamış oluyorum o gün. Bazen çok kısa videolar da çektiğim oluyor. O zaman anlayın ki ya tembelliğim tutmuştur ya da sahnem olduğu için vaktim kalmamıştır uzun video çekmeye… 🙂

Gelecek için büyük bir hayaliniz var mı?

Tüm bu yaptığım işler için aslında tek bir cümleyle gelecekteki hayalimi özetleyebilirim. Daha fazla insana ulaşıp daha fazla insanı neşelendirmek.

Son olarak, karşınızda Influencer olmak isteyen çok sevdiğiniz bir dostunuz, aile üyeniz veya sevgiliniz olsaydı, ona bu konuda vereceğiniz tavsiye ne olurdu?

”Birincisi, bu işi gerçekten istiyor musun ve düzenli olarak periyodik paylaşım yapacak mısın?” diye sorardım. Üşenmeden vakit ayıracak mısın? Sabırlı olacak mısın? En önemlisi sabırlı olmak. Bazen bu işe hevesle başlayıp 2 video atıp sonra, ”İzlenmedi yaa!” diye moralini bozup hemen pes edenler görüyorum. Burada ne izlenmek ne para kazanmak ne ünlü olmak hedef olmalı. Öncelikle kendin eğleniyor musun en önemli soru bu! Bugün Instagram’ı kapatsalar ve ”bir daha açmayacağız” deseler, ben yine kendi kendime video çeker kendi kendime güler arkadaşlarıma Whatsapp’tan atardım. Zaten ilk başlangıç noktam da bu şekilde oldu.

Onun dışında da vereceğim başka bir tavsiye, eğer daha çok insana ulaşmak isterseniz mutlaka kısa, öz ve tespit içeren mizah ya da eğitici içerikler üretin. Ama olabildiğince kısa olsun. Yani, dediğimi yapın, yaptığımı yapmayın 🙂

Röportajımızın sonuna geldik. Değerli vaktinizi bize ayırıp, merakımızı giderdiğiniz için çok teşekkür ederiz!

Ben de teşekkür ederim, bu güzel sorularınız için. Çok keyifliydi…

Berkan Aytekin’le, bugün Influencer olmak isteyen birçok kişinin merak ettiği konuları konuştuk. Bizim için çok aydınlatıcı ve yol gösterici bir röportaj oldu. Bu kısımda buluştuysak, röportajı sonuna kadar okudunuz demektir. Bu harika! Size de değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederiz, kıymetli okuyucularımız… ♥

Bu konudaki fikirlerinizi ve sohbetimiz hakkında neler düşündüğünüzü yorumlara yazmaktan çekinmeyin! İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle…

İlginizi çekebilir: ”Ezgi Durmuş: ”Acemice Yaşanan Duyguların Güzelliğine İnanıyorum

Bildir

Ne düşünüyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GİPHY Uygulama Anahtarı ayarlanmadı. Lütfen ayarlar değerini kontrol edin

Bir Yorum

Capsulmag tarafından yazıldı

Genel Kültür Testi

Genel Kültürün Ortamlarda Konuşacak Kadar İyi mi? Haydi Test Edelim!

En İyi Türk Filmleri

En İyi Türk Filmleri Listemiz: Özel Seçki