içinde

Atlara Gönül Vermiş Bir Kadın: Dilek İlter!

Dilek İlter

Dilek İlter…

Günaydın ülkemin, dünyanın güzel kadınları…

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugün herkes dünya üzerindeki kadınların gününü kutluyor, onlara çiçekler, hediyeler armağan ediyor, anlayacağınız dünyada “bir gün” kadınlar hatırlanıyor…

Ancak biz bunu istemiyoruz!

8 Mart’ta çiçeklere, hediyelere boğulup ertesi gün gerçekten boğulmak, psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kalmak istemiyoruz! İşin özüne baktığımızda 8 Mart ölen işçi kadınların anısına ortaya çıkmış, adını Dünya Kadınlar Gününe bırakmış… En temelde bile çektiğimiz acılar uzamış, büyümüş, bize güya “kutlanacak” bir günmüş gibi lanse edilmiş. İşte biz bunu istemiyoruz. İstediğimiz şey çok basit aslında! Eşit ve hür olmak…

Bu anlamlı gün için çok değerli bir arkadaşımızla röportaj gerçekleştirdik. İsmi Dilek İlter. Tatlı mı tatlı, enerjik mi enerjik, sanki yer yerinden oynasa ona bir şey olmazmış gibi hayata tutunan, çok güçlü bir kadın Dilek İlter. Röportaj teklifimizi kabul ettiği zaman gerçekten de çok mutlu olduk! Harika bir röportaj gerçekleştirdik kendisiyle.

Röportajımıza geçmeden önce hep beraber el ele tutuşalım, haykıralım, diyelim ki: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!

Daha güzel günlere kızlarım…

  • Merhaba Dilek, CapsulMAG’e hoş geldin. Nasılsın öncelikle, her şey yolunda mı?

Dilek İlter: Merhaba, hoş buldum. Nasılsın cevabı çok zor ama klasikleşmiş bir cümle ile yanıt vereyim. İyiyim, daha doğrusu iyi olmak için mücadele veriyorum, her şey yolunda gitsin diye tüm uğraşlarım. Mutsuz olmak için tasarlanmış hayatta mutlu olmaya çalışmak, nasılsın sorusuna yanıt vermemde zor oluyor.

  • Bize biraz kendinden bahseder misin? Neler yapmaktan hoşlanırsın mesela, hobilerin nelerdir?

Dilek İlter: Ben Dilek İlter. 10 Nisan 1990 doğumluyum. ESOGU Mahmudiye Atçılık ve At antrenörlüğü mezunuyum. At binmekten, spor yapmaktan, yağlı ve akrilik boyayla resim yapmaktan, enstrüman çalmaktan (çello), sinema, tiyatro ve konserlere gitmekten, seyahat etmekten, yemek yemekten ve yemek yapmaktan çok keyif alıyorum. Hayatımın rutini oluyor bunlar.

  • Peki gelelim mesleğine, bize biraz mesleğinden bahseder misin?

Dilek İlter: At ve Binici antrenörüyüm. At Antrenörlüğü, spor atlarının ve bu atların binicilerinin eğitimini ve çalıştırılmasını görev edinen meslek dalıdır. Bu bağlamda veteriner, nalbant, seyis gibi meslek gruplarıyla daima temas halindeyiz. Türkiye Binicilik Federasyonu bünyesinde bulunan Engel Atlama, Dresaj (At Terbiyesi) ve Endurance (dayanıklılık) gibi farklı disiplinlerde uzman olunabilir. Ben Engel Atlama disiplininde hizmet veriyorum. Temel de amacımız bir binici adayını sıfır noktasından ele alarak binicilik becerileriyle donatmak ve yöneldiği disiplinde uzmanlaşma serüveninde yol gösterici olmaktır.

Binicinin anatomik yapısı, mizacı ve binicilik seviyesine göre uygun atın belirlenmesi ve doğru şekilde çalıştırılmasını sağlamak antrenörün en kompleks işlerinden biridir. Ciddi bir bilgi, eğitim, tecrübe, sabır ve hassasiyet gerektiriyor. Biz antrenörlerde aslında her öğrenci ile yeni bir yolculuğa çıkıyoruz. Bilgiler aynı olsa da biniciler ve atlar farklı özellikte haliyle atların istediğimiz yanıtı verebilmesi için biniciyle kurduğumuz bilgi akışı başka bir seviyede oluyor. Antrenör öğrenciye, öğrenci ise ata bir diğer yönden binici antrenörün isteğini ata iletmiş oluyor. Üç kişilik bir ekipten bahsediyorum.

Dilek İlter

Temel eğitimden sonra engel atlama seviyesine ulaştığımızda, ilerlediğimiz yolun sonunda çocuklar ve yetişkinler önce lisans ardından kendi kategorilerinde müsabakaya katılma imkanına sahip oluyor. Antrenörler profesyonel olarak binicilik sporunu yapmak isteyen binicileri müsabakaya hazırlıyorlar. Atlarla yolculuk yapmak muhteşem. Onlara tutkun olmak gerekiyor, mesleğimiz adanmışlık istiyor. Bambaşka bir aşk, tehlikeli spor olmasının yanı sıra iş kolu olarak da riskli.

Binicilik sporu özel bir spor fiziksel bir kuvvet istemiyor. Kadın ve erkeklerin beraber yaptığı ve yarıştığı tek spor sanırım. Atlar kontrol etmesi kolay canlılar değil, mekanik değiller çünkü. Hadi direksiyonu tut, gaza bas teker dönsün olmuyor. İki canlı ile yapıyorsun bu işi. Atı kollamak, biniciyi kollamak, mevsimsel şartları, çevre faktörlerini göz önünde bulundurmak hepsini kontrol etmeye çalışmak gerçekten zor. Kendimizi hep geliştirmeye devam ediyoruz. Eğitimimiz bitmiyor yani, biz olduk artık tamamız diyemiyoruz. 2 yıl üniversite eğitimi aldım ve 8 ay İtalya da bulundum. Bu 8 ay içerisinde atlarla iç içeydim. 2017 yılından beri mesleğimi aktif olarak yapıyorum. Bir ay içerisinde 200 çocukla temas kurdum. Düşünün, bu, bilgileri hep taze tutmak demek oluyor aslında ama buna rağmen notlarımı hala okuyarak bilgilerimi güncel tutuyorum. “Bu da böyle miymiş” diyorum. Zorlandığımız, risk aldığımız, korktuğumuz, keyif aldığımız, eğlendiğimiz, gururlandığımız yanlışlar ve doğrularla geçiyor her ders. Zor bir meslek ama farklı, sıradan değil. İyi ki atlar var diyorum.

  • Çocuklarla çalışmak nasıl bir duygu?

Dilek İlter: Ahh… Kalbim. Çocuklar yaşam enerjimin asıl sebeplerinden biridir. Dünyanın en güzel mesleği eğer At ve Binici antrenörlüğü ise, bunu en yaşanılır kılan şey çocuklarla çalışıyor olmak. Çocuklarım diyeceğim çünkü her biri benim yol arkadaşım, onlarla yolculuk yapmak, yüreklerine dokunmak, onlara at binmeyi öğretmek, müsabakaya götürmek, yalnızca başarılarına değil başarısızlıklarına şahit olmak bile çok özel.

Aldığım eğitim çocuk ya da yetişkin ayırmıyor. Çocuklarla da yetişkin binicilerde de aynı yolda aynı bilgilerle ilerliyoruz. Çocuklarla çalışmak benim tercihim. Çocukları çok seviyor olmam bunun başlıca sebebidir diyebilirim. Çocuklara binicilik sporunu sevdirmek, onlarla iş birliği yapmak, onlara bilgi aktarmak çok daha kolay (en azından benim için). Çocukların sevinçlerine ortak olmak işime olan aşkımı arttırıyor. Rol modeliz çocuklar için, duruşumuz, konuşmamız, vücut lisanımız, ses tonumuz, sigara içiyor olmamız, içmiyor olmamız… Söz konusu çocuklar olduğunda bunlar çok önemli konular.

Dilek İlter

Dilek İlter: Kelimeleri hassasiyetle seçiyorsunuz, her birine farklı yaklaşıyorsunuz. Hayatımdaki gökkuşağı renklerini oluşturuyorlar… Aslında benim gibi sabırsız bir insanı önce atlar sonra çocuklar eğitti diyebilirim. J Çocuklara çok şey borçluyum. Söz konusu yetişkinler olduğunda duygularına set vurmanız gerekiyor ama çocuklar öyle değil. Onlara sarılmak, başarılı ya da başarısız olduklarında yaptıkları yolculuğu onlarla yaşıyor olmak… Hırs ve egodan uzaklar. Eğer aile faktörü çocuk ve antrenörü baş başa bırakırsa ortaya mucizevi başarılar çıkar. Çok temizler. Duyguları berrak, yalın. Yine bir iyi ki ile bitireceğim cümleyi açıkçası, iyi ki çocuklarla birlikteyim. Öğrencilerim benim en kıymetlilerim.

  • Mesleğin Türkiye’de çok bilinen bir meslek mi? Biliyorsun ki bazı spor alanları senin mesleğine göre daha fazla biliniyor. Bu konudaki düşüncelerin neler?

Dilek İlter: Çok bilinen bir meslek değil. Atlara ilgi çok fazla, at yarışlarına ilgi fazla fakat diğer disiplinler hakkında çok fazla bilgi sahibi değil birçok insan. Mesleğimi söylediğim zaman duyduğum ilk cümle, “ben Veliefendi ye çok gidiyorum tüyo verir misin” oluyor. Ulaşılabilirliği çok fazla olmadığı içindir belki. Atından tutun, atın bakımına, ekipmanlarına kadar maalesef maliyetli bir spor. Ulaşılabilinir olmasını çok isterdim. Basketbol, voleybol, tenis, futbol gibi. Umarım çok fazla çocuk ata dokunabilir.

  • Bir kadın olarak bu mesleği icra etmenin zor tarafları var mı sence?

Dilek İlter: Ben kadın olmanın dezavantajını yaşamadım. Atlara gönül veren, sabırlı olan her kadının rahatlıkla üstesinden gelebileceğine inanıyorum.

  • Gelelim atlara… Atların çok asil hayvanlar olduğunu duyduk hep, doğru mu bu? Nasıl sence atlar? Onlara nasıl davranmamız gerekiyor, atlarınla senin aranda duygusal bir bağ var mı?

Dilek İlter: Atlar hem dış görünüşleriyle hem de insanlarla kurdukları eşsiz duygusal ilişkileriyle şüpheye mahal bırakmadan asil sıfatını almaya hak kazanmıştır. Asaletle bağdaştırdığımız tarihi karakterleri at sırtında resmetmemizde bundandır. Atlarla kuracağımız ilişkilerde tabi ki en temel duygu sevgi ve sabır olmalıdır. Bununla birlikte bir atı anlamanın ve onunla doğru bir şekilde iletişim kurmanın en iyi yolu, at davranışlarını iyi öğrenmekten geçer. Atlar insanlarla derin duygusal bağlar kurabilir bu yüzden hayvanlar aleminden sadakat timsali olarak onları seçtik ama başlangıçta bir at sizin kişiliğinize değil davranışlarınıza cevap verir. Her birinin kendine has karakteri var. Bu yüzden sağlıklı ve güçlü bir bağ kurmanın yolu at davranışlarını bilmekten geçiyor. Bu yüzden aynı dili konuşmanın yolunu bulmak şart.

Atlarımla aramda duygusal bir bağ var. Duyduğum sevgiyi nasıl ifade edeceğimi tam olarak bilemiyorum fakat şöyle söyleyeyim, ahırında çok zaman geçiriyorum, atlarımla ilgilenmekten keyif alıyorum, çok seviyorum, çok öpüyorum, hatta dişlerine kadar öpüyorum! Şarkılar söylüyorum sürekli onlara, aşk sözcükleri söylüyorum.

İnsanla temas kurar gibi yaklaşıyorum atlara, bu sayede onlar da sevildiklerini hissediyorlar. Aramızda duygusal bağ oluşuyor çünkü çok fazla zaman geçiriyorum, onları çok iyi tanıyorum. Çoğu zaman beni şaşırtabiliyorlar ama şaşkınlığımın sonucu yine öğreti ile bitiyor. İyi ki atlar diyorum, bütün aşk şarkıları onlar için yazılmış bence.

  • Biniciliğin yaşı var mı Dilek? Yoksa çocukken mi başlanmalı bu spora?

Dilek İlter: Aslında yok. 3 yaşında olan bir çocuğu ata bindirebilirsiniz. Eğitim için ise 5 yaşını doldurmuş olması gerekiyor. Binicinin boyutu ve anatomik yapısına uygun atlarla eğitime başlaması çok önemli. Tabi bunu Pony ve büyük at olarak kategorize etmek gerekiyor. Atlar çeşitli yükseklikte ve farklı morfolojik yapılarda birçok ırka sahiptir. Örneğin 6 yaşında bir binici ile çalışıyorsak ona uygun bir pony ile eğitimlerimize başlıyoruz.

Temel eğitimi alması için uygun olan ırk pony. 16 yaşına kadar pony ile 105 cm kadar engel atlama müsabakalarına katılabiliyorlar. Küçük yaşta başlıyor olmanın getirisi tabi ki oluyor. Küçük bir çocuk attan düşme ihtimalinde yalnızca canının acıyacağını bilir ama yetişkin öyle değil. Çocuktaki kaygı ile yetişkin binicideki kaygı bir değil, bu bile başlı başına olumsuzluktur.

  • Bu spora merak salmış insanlara neler söylemek istersin?

Dilek İlter: Profesyonel bir ekiple çalışmaya özen göstermeliler. Antrenörün eğitimi, bilgisi, yaklaşımı, sabrı, ekip arkadaşları çok önemli. Binicilik sporuna başladığınız gibi at sahibi olamıyorsunuz, öncelikli olarak kulüp atları ile eğitim alıyorsunuz ve daha sonrasında sporu hangi aşamada devam ettirmek istediğiniz çok önemli. Örneğin müsabakaya katılmak istiyorsanız profesyonel olarak yapacaksanız binicilik sporunu, bu noktada doğru yönlendirilme çok önemli. Antrenöre güvenmek ve antrenörün direktifleri doğrultusunda yol olmak at sahibi olmak isteyen her biniciye uzun vadede konfor sağlamış olur. Doğru antrenör, doğru atı bulur. İyi at iyi binici yetiştirir. Bireysel bir spor olduğu için antrenörün bireysel sporcu kimliğinden ziyade nasıl biniciler yetiştirdiğine bakmak gerekiyor. İyi at binen her antrenör iyi binici yetiştiremediği gibi, iyi at binemeyen antrenörde tam aksine iyi binici yetiştirebilir. Bu yüzden antrenörünüzün sizinle olan iletişimini göz önünde bulundurmanızı öneririm.

  • Son olarak, biliyorsun ki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olarak diğer kadınlara söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Dilek İlter: Bununla ilgili bir örneğim var. Mehmet Aslantuğ verdiği bir röportajda diyor ki, “kadın üretimde olmalı, bütün ikbal istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına yanılgılarına bırakmamalı. Bir kadın kendini eğitirse kadınla toplumda eğitilir. Aydınlığa yürür. Bin muhteşem kitabında ise Evlilik bekleyebilir, eğitim beklemez” diyor ve devam ediyor “bir toplumun kadınları eğitimsiz olduğu sürece başarıya ulaşma şansları yoktur.”

Lütfen önceliğiniz kendiniz olsun. Kendi paranızı kazanın kimseye boyun eğmeyin, hayata sıkı sıkı tutunun. Yaşıyorken yaşamanın hakkını verin. Biz kadınlar çok güçlüyüz. Kendinize inanın ve güvenin.

Dilek İlter’in atlara olan sevgisini keşfetmek, ya da bu spora gönül vermek istiyorsanız Dilek’i ve iş hesabını takip edebilirsiniz!

Dilek İlter

İlter Team

İlginizi çekebilir: ”Maria Sol: “Bir Gün Sprey Boyaların Satıldığı Bir Yer Buldum ve O Günden Sonra Kimse Beni Durduramadı

Bildir

Ne düşünüyorsunuz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GİPHY Uygulama Anahtarı ayarlanmadı. Lütfen ayarlar değerini kontrol edin

Bensu Sahin tarafından yazıldı

Birleşe Birleşe Kazanacağız

Şimdi Tüm Ayrılıklardan ”Ayrılma” Vakti!

Çöl Filmleri

İzlerken Kendinizi Gerçekten Çölde Hissedeceksiniz: Çöl Filmleri